11 Aralık 2015 Cuma

12 Eylül´ün zihniyet kodları kitaplaştı; Bir Kitap ve Mülâkatlar (Sıddık DEMİR)

12 Eylül´ün zihniyet kodları kitaplaştı
(10-09-2011 12:06)
Çıra Yayınları´dan çıkan kitapta, Hüseyin Demir, Rıdvan Kaya, Tahir Hatipoğlu, Faik Tarımcıoğlu´nun da aralarında bulunduğu çok sayıda 12 Eylül mağduru ile mülakat yer alıyor ...
12 Eylül 1980´de Türkiye´nin bambaşka bir sabaha uyandığı belirtilen kitapta, bir gün önce patlayan silahları ve atılan sloganların yerini derin bir sessizliğin aldığı ifade ediliyor.
Değrimenci, kitabında, Türkiye´yi uzun yıllar ölü uykusuna yatıracak olan bu sessizliğin Mamak zindanı ve Diyarbakır Cezaevi´nde yapılan işkencelerde atıla çığlıkların bozduğunu ifade ediyor. Değirmenci, 12 Eylül´de Türkiye´nin baskınlar, aramalar, gözaltılar ve tutuklamalar derken Türkiye´nin adeta bir cadı kazanına çevrildiği belirtiliyor.
Kitabında Türkiye´de yıllardır herkesin cevabını aradığı, "Ne olmuştu da bir gün önce ülkede kan gövdeyi götürürken, bir gün sonra her şey süt liman hale gelmişti?" sorusunu yanıt arayan Değirmenci, aradığını bulmak için 12 Eylül´ü bizzat yaşayan kişilerle görüştü. 12 Eylül´ün bir proje olduğunu, en önemlisi bu projenin günümüze kadar uzanan izlerini sürdü. Kitabında, 12 Eylül darbesinin ardından ABD Başkanı Jimmy Carter´a telefon açan CIA Ankara Bürosu Şefi Paul Henze telefonda, "Bizim çocuklar başardı." dediği olaya da yer veren Aslan Değirmenci, "Paul Henze´in bahsettiği o çocuklar kimlerdi?" sorusunun da cevabını arıyor.
"IMF´nin dayattığı `24 Ocak kararlarının 12 Eylül darbesiyle nasıl bir ilişkisi vardı?, 12 Eylül ile amaçlanan neydi? Neden hayata geçirilmişti? AK Parti´nin iktidara gelişiyle yaşanan olayların 12 Eylül´e giden süreçle nasıl bir ilgisi var?" gibi pek çok sorunun cevabının da arayan kitapta, dün ile bugün arasındaki bağlantı şu cümlelerle kuruluyor: "Şiddet, terör, karşılıklı ajitasyonlar, grupların içine yerleştirilmiş ajanlar, Maraş, Çorum, Malatya, Elazığ, Sivas olayları ve ülkeyi derinden sarsan suikastlar. Hepsi aynı elin ürünüydü. Aynı Danıştay, Dörtyol gibi... Bugün dış politikada dik duruş, içeri de demokratikleşmeye yönelik politikalar sergilendiğinde taşeronların saldırganlaşması, eş zamanlı olarak birilerinin harekete geçerek kandan nemalanma çabası gibi...7`den 70´e herkesi yasa boğan saldırıların ardından bazı çevrelerin gelişmeleri değerlendirirken kara propaganda yaparak, hükumeti hedef almaları... Ve AK Partiyi kapatamadık, bölemedik, sarsamadık, alternatifini bulamadık, darbe yapamadık, kaos üretemedik bari terörden nemalanalım anlayışı ile ihanet içinde olanların sahneye koyduğu senaryolar gibi...28 Şubat post modern darbesi derken 27 Nisan bildirisi ve karanlık odalarda hazırlanan `Sarıkız´, `Ayışığı´, `Eldiven´ ve `Balyoz´ planları...Islak imzalı projeler, andıçlanan hayatlar ve kafese alınmak istenen bir ülke...12 Eylül´ü iyi anlamak için önce bugün yaşanan sıralı olayları hatırlamamız gerekiyor."
Kitabında sadece geçmişin o karanlık günlerine atıfta bulunmakla kalmayıp, geçmişi bugünle harmanlayarak, özellikle 2002 sonrasında yaşanan çarpıcı olayları analiz eden Değirmenci, George Santayana´nın, "Geçmişi hatırlayamayanlar; Onu bir kez daha yaşamak zorunda kalırlar!" aforizmasını da hatırlatıyor. Aslan Değirmenci, eserinde, herkesin merak ettiği asıl soruyu sormayı da ihmal etmiyor. "Türkiye, yeni bir 12 Eylül sabahına uyanır mı?"
DARBE MAĞDURLARI GENÇLERİ UYARIYOR
Kitapta yer alan isimlere ait önemli değerlendirmeler şöyle:
Eski Gençlik liderlerinden SODEP Genel Başkanı Hüseyin Ergün: "12 Eylül darbesi, Ergenekon tarafından örgütlenmiş ve uygulanmıştır. Ergenekon´un has bir ürünüdür."
12 Eylül mağduru eski Edirne Ülkü Ocağı Başkanı Sıddık Demir gençleri şöyle uyarıyor: "Karanlık emelleri olanlar tarafından kullanılmamak için bol bol okuyun. Ne kadar bilgi o kadar aydınlık ve özgürlük demektir. Bilge kişilerin kıymetini bilip onların rahle-i tedrisatında hep bir şeyler talep edin."
Özgür-Der Genel Başkanı ve Haksöz dergisi yazarı Rıdvan Kaya: "12 Eylül cuntası, Kemalist doktrin ve uygulamalara uygun olarak ülkede emir komuta hiyerarşisi içinde sıralanan, itaatkar, homojen, sessiz ve tepkisiz bir toplum yapısı oluşturmayı hedeflemiştir."
Demokratik Üniversite Platformu Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu: "12 Eylül bir Ergenekon operasyonudur. Daha öncesi de vardır. Ergenekon`un sivil kanadı da var. Operasyonlar yıllardır birlikte yapılıyor."
12 Eylül Askeri Savcısı Faik Tarımcıoğlu: "Askeri Vesayet sistemine pekiştirmek, bunu sivil vesayete çevirmek, ipleri hep elde tutmak için darbe yapıldı."
Araştırmacı Yazar Celal Sancar ise, Türkiye'yi 1980 darbesine götüren süreçte sahnelenen kanlı oyunların devlet içindeki güçler marifetiyle gerçekleştirildiğini belirtiyor.
12 Eylül döneminde sol sendikaların ve gençlik hareketlerinin içinde aktif görev alan ve darbenin ardından uzun yıllar cezaevinde yatan Yazar Müslüm Üzülmez: "Maraş, Çorum, Malatya, Sivas olayları `dengenin dengesizleştirilmesi` ve darbe ortamının oluşturulması için gerçekleştirilen operasyonların birer halkalarıdır. Kemalizm hem sağcılara, hem solculara, hem Müslümanlara iyi bir format atmıştır."
19. Dönem Kahramanmaraş Milletvekili Ökkeş Şendiler: "Bizler geçmişte sokakları, okulları ve ülkeyi paylaşamadık. Ancak darbecilerin hücrelerini paylaşmak zorunda kaldık."
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan: "12 Eylül sıradan bir darbe değil, toplumun tüm kesimlerini özellikle de çalışan kesimlerin uzun mücadeleler sonucu elde ettikleri temel kazanımlarını yok eden bir süreçtir."
İnsan Hakları Aktivisti Mehmet Alkış: "Türkiye´de birçok kez yapılan müdahalelerin bu çerçevede oluşan amaçlara hizmet etmek için planlandığı kolayca iddia edilebilir/edilmektedir. Bu çerçevede Türkiye´nin küresel sisteme eklemlenmesi ve neoliberal politikaların uygulanmasına zemin hazırlamak amacıyla 12 Eylül 1980 Darbesi şartlarına itildiği bir sır olmaktan çıkmıştır."
Araştırmacı Yazar Nurettin Değirmenci: "Süleyman Demirel, 12 Eylül´ün gizli aktörü, Türkiye´deki yasa dışı olayların tertipleyicisidir."
Eski Mazlum-Der Genel Başkanı ve Demokratik Anayasa Hareketi üyesi Ayhan Bilgen: "12 Eylül`ün topluma en kötü armağanı 1982 anayasası olmuştur. Bugün hala bedelini ödemek zorunda kaldığımız birçok kriz, o dönemin düzenlemelerinden beslenmiştir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder