(10-09-2011
12:06)
Çıra
Yayınları´dan çıkan kitapta, Hüseyin Demir, Rıdvan Kaya, Tahir Hatipoğlu, Faik
Tarımcıoğlu´nun da aralarında bulunduğu çok sayıda 12 Eylül mağduru ile mülakat
yer alıyor ...
12 Eylül
1980´de Türkiye´nin bambaşka bir sabaha uyandığı belirtilen kitapta, bir gün
önce patlayan silahları ve atılan sloganların yerini derin bir sessizliğin
aldığı ifade ediliyor.
Değrimenci,
kitabında, Türkiye´yi uzun yıllar ölü uykusuna yatıracak olan bu sessizliğin
Mamak zindanı ve Diyarbakır Cezaevi´nde yapılan işkencelerde atıla çığlıkların
bozduğunu ifade ediyor. Değirmenci, 12 Eylül´de Türkiye´nin baskınlar,
aramalar, gözaltılar ve tutuklamalar derken Türkiye´nin adeta bir cadı kazanına
çevrildiği belirtiliyor.
Kitabında
Türkiye´de yıllardır herkesin cevabını aradığı, "Ne olmuştu da bir
gün önce ülkede kan gövdeyi götürürken, bir gün sonra her şey süt liman hale
gelmişti?" sorusunu yanıt arayan Değirmenci, aradığını bulmak için 12
Eylül´ü bizzat yaşayan kişilerle görüştü. 12 Eylül´ün bir proje olduğunu, en
önemlisi bu projenin günümüze kadar uzanan izlerini sürdü. Kitabında, 12 Eylül
darbesinin ardından ABD Başkanı Jimmy Carter´a telefon açan CIA Ankara Bürosu
Şefi Paul Henze telefonda, "Bizim çocuklar başardı." dediği olaya da
yer veren Aslan Değirmenci, "Paul Henze´in bahsettiği o çocuklar
kimlerdi?" sorusunun da cevabını arıyor.
"IMF´nin
dayattığı `24 Ocak kararlarının 12 Eylül darbesiyle nasıl bir ilişkisi vardı?,
12 Eylül ile amaçlanan neydi? Neden hayata geçirilmişti? AK Parti´nin iktidara
gelişiyle yaşanan olayların 12 Eylül´e giden süreçle nasıl bir ilgisi
var?" gibi pek çok sorunun cevabının da arayan kitapta, dün ile bugün
arasındaki bağlantı şu cümlelerle kuruluyor: "Şiddet, terör, karşılıklı
ajitasyonlar, grupların içine yerleştirilmiş ajanlar, Maraş, Çorum, Malatya,
Elazığ, Sivas olayları ve ülkeyi derinden sarsan suikastlar. Hepsi aynı elin
ürünüydü. Aynı Danıştay, Dörtyol gibi... Bugün dış politikada dik duruş, içeri
de demokratikleşmeye yönelik politikalar sergilendiğinde taşeronların
saldırganlaşması, eş zamanlı olarak birilerinin harekete geçerek kandan
nemalanma çabası gibi...7`den 70´e herkesi yasa boğan saldırıların ardından
bazı çevrelerin gelişmeleri değerlendirirken kara propaganda yaparak, hükumeti
hedef almaları... Ve AK Partiyi kapatamadık, bölemedik, sarsamadık,
alternatifini bulamadık, darbe yapamadık, kaos üretemedik bari terörden
nemalanalım anlayışı ile ihanet içinde olanların sahneye koyduğu senaryolar
gibi...28 Şubat post modern darbesi derken 27 Nisan bildirisi ve karanlık
odalarda hazırlanan `Sarıkız´, `Ayışığı´, `Eldiven´ ve `Balyoz´
planları...Islak imzalı projeler, andıçlanan hayatlar ve kafese alınmak istenen
bir ülke...12 Eylül´ü iyi anlamak için önce bugün yaşanan sıralı olayları
hatırlamamız gerekiyor."
Kitabında
sadece geçmişin o karanlık günlerine atıfta bulunmakla kalmayıp, geçmişi
bugünle harmanlayarak, özellikle 2002 sonrasında yaşanan çarpıcı olayları
analiz eden Değirmenci, George Santayana´nın, "Geçmişi hatırlayamayanlar;
Onu bir kez daha yaşamak zorunda kalırlar!" aforizmasını da hatırlatıyor.
Aslan Değirmenci, eserinde, herkesin merak ettiği asıl soruyu sormayı da ihmal
etmiyor. "Türkiye, yeni bir 12 Eylül sabahına uyanır mı?"
DARBE MAĞDURLARI GENÇLERİ UYARIYOR
DARBE MAĞDURLARI GENÇLERİ UYARIYOR
Kitapta
yer alan isimlere ait önemli değerlendirmeler şöyle:
Eski
Gençlik liderlerinden SODEP Genel Başkanı Hüseyin Ergün: "12 Eylül
darbesi, Ergenekon tarafından örgütlenmiş ve uygulanmıştır. Ergenekon´un has
bir ürünüdür."
12 Eylül
mağduru eski Edirne Ülkü Ocağı Başkanı Sıddık Demir gençleri şöyle
uyarıyor: "Karanlık emelleri olanlar tarafından kullanılmamak için
bol bol okuyun. Ne kadar bilgi o kadar aydınlık ve özgürlük demektir. Bilge
kişilerin kıymetini bilip onların rahle-i tedrisatında hep bir şeyler talep
edin."
Özgür-Der
Genel Başkanı ve Haksöz dergisi yazarı Rıdvan Kaya: "12 Eylül
cuntası, Kemalist doktrin ve uygulamalara uygun olarak ülkede emir komuta
hiyerarşisi içinde sıralanan, itaatkar, homojen, sessiz ve tepkisiz bir toplum
yapısı oluşturmayı hedeflemiştir."
Demokratik
Üniversite Platformu Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu: "12 Eylül bir
Ergenekon operasyonudur. Daha öncesi de vardır. Ergenekon`un sivil kanadı da
var. Operasyonlar yıllardır birlikte yapılıyor."
12 Eylül
Askeri Savcısı Faik Tarımcıoğlu: "Askeri Vesayet sistemine
pekiştirmek, bunu sivil vesayete çevirmek, ipleri hep elde tutmak için darbe
yapıldı."
Araştırmacı
Yazar Celal Sancar ise, Türkiye'yi 1980 darbesine götüren süreçte sahnelenen
kanlı oyunların devlet içindeki güçler marifetiyle gerçekleştirildiğini
belirtiyor.
12 Eylül
döneminde sol sendikaların ve gençlik hareketlerinin içinde aktif görev alan ve
darbenin ardından uzun yıllar cezaevinde yatan Yazar Müslüm Üzülmez:
"Maraş, Çorum, Malatya, Sivas olayları `dengenin dengesizleştirilmesi` ve
darbe ortamının oluşturulması için gerçekleştirilen operasyonların birer
halkalarıdır. Kemalizm hem sağcılara, hem solculara, hem Müslümanlara iyi bir
format atmıştır."
19. Dönem
Kahramanmaraş Milletvekili Ökkeş Şendiler: "Bizler geçmişte
sokakları, okulları ve ülkeyi paylaşamadık. Ancak darbecilerin hücrelerini
paylaşmak zorunda kaldık."
Hak-İş
Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan: "12 Eylül sıradan bir
darbe değil, toplumun tüm kesimlerini özellikle de çalışan kesimlerin uzun
mücadeleler sonucu elde ettikleri temel kazanımlarını yok eden bir
süreçtir."
İnsan
Hakları Aktivisti Mehmet Alkış: "Türkiye´de birçok kez yapılan
müdahalelerin bu çerçevede oluşan amaçlara hizmet etmek için planlandığı
kolayca iddia edilebilir/edilmektedir. Bu çerçevede Türkiye´nin küresel sisteme
eklemlenmesi ve neoliberal politikaların uygulanmasına zemin hazırlamak
amacıyla 12 Eylül 1980 Darbesi şartlarına itildiği bir sır olmaktan
çıkmıştır."
Araştırmacı Yazar Nurettin Değirmenci: "Süleyman Demirel, 12 Eylül´ün gizli aktörü, Türkiye´deki yasa dışı olayların tertipleyicisidir."
Araştırmacı Yazar Nurettin Değirmenci: "Süleyman Demirel, 12 Eylül´ün gizli aktörü, Türkiye´deki yasa dışı olayların tertipleyicisidir."
Eski
Mazlum-Der Genel Başkanı ve Demokratik Anayasa Hareketi üyesi Ayhan
Bilgen: "12 Eylül`ün topluma en kötü armağanı 1982 anayasası
olmuştur. Bugün hala bedelini ödemek zorunda kaldığımız birçok kriz, o dönemin
düzenlemelerinden beslenmiştir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder